Cumhuriyet 07.08.2002

ALLEGRO EVİN İLYASOĞLU

Usta işi Liszt demeti

Zeynep Üçbaşaran, iyi bir Liszt yorumcusu olmanın birçok özelliğini taşıyor: Üstün bir tekniği sindirmiş olmak; romantizmin derinliğini iyi tanımak; empresyonizmin ilk ışıklarını görmek ve modernizmin sınırsız imge gücünde yol alabilmek. Bunlara bir de kendine özgü dramatik anlatımını eklemiş.

Piyanist Zeynep Üçbaşaran 'ın Liszt CD'si bestecinin bütün özelliklerini sergileyen başarılı bir çalışma. Kompakt disk'in öztürkçesi yoğunçalar olarak önerilmiş. Bilmem okurlarım ne düşünür! Longplay için 'uzunçalar' önerilmişti ve tutmuştu. Bizden ortaya atması, bakalım 'compact disc' tanımının yerini alabilecek mi yoğunçalar? Geçen hafta elime piyanist Zeynep Üçbaşaran'a ait bir yoğunçalar ulaştı: Bir Liszt harmanlaması.

Piyanist, bestecinin çeşitli demetlerinden seçtiği parçaları ve Schubert uyarlamalarını da birleştirip yeni bir harman oluşturmuş. Bu CD'nin adı 'Santa Barbara Liszt Albümü' . Eroica Klasik (Eroica JDT3092) şirketi tarafından basılmış. Zeynep Üçbaşaran, iyi bir Liszt yorumcusu olmanın birçok özelliğini taşıyor: Üstün bir piyano tekniğini sindirmiş olmak; romantizmin derinliğini iyi tanımak; empresyonizmin ilk ışıklarını görmek ve modernizmin sınırsız imge gücünde yol alabilmek. Bunlara bir de kendine özgü dramatik anlatımını eklemiş.

Liszt, üç kitap kalinde yayımladığı 'Annees pelerinage' de İsviçre ve İtalya gezilerinin etkisiyle yörelerin doğa ve kültüründen esinleri aktarır. Zeynep'in CD'si birinci cildin dokuzuncu parçası olan 'İsviçre Çanları' yla başlıyor. Sanatçıya sol el tekniğini sergileme fırsatı veren bir yapıt. Bestecinin 'Şiirsel ve Dinsel Armoniler' başlıklı demetinin yedincisi olan Funerailles , 1849'da Macar İhtilali'nde ölen arkadaşlarının anısına adadığı bir ağıt. Zeynep parçadaki opera öğelerini, bel canto (güzel şarkı söyleme) özelliğini incelikle duyurmuş.

Bu ağır cenaze marşında çalgısının vurmalı karakterinde orkestra yoğunluğu yaratabilmiş. 'Transendantal Etüdler' in yedincisi olan Eroica'da baştan sona kahramanlık gerilimini elde tutmuş. Bach 'ın esini ile org için yazılmış olan 'Fantazi ve Füg' de, Schubert Liedlerinin uyarlamalarında ve son olarak çaldığı 'İspanyol Rapsodisi' nde abartısız, son derece kontrollü ve romantizmin sınırlarında bir yorum sergilemiş. 'Karanlık Bulutlar' da yirminci yüzyılın atonal müziğine açılan pencereyi yumuşak inişle duyuruyor. Ave Maria 'yı dinlerken gözleriniz yaşarıyor; rapsodi ile kanatlanıp coşuyorsunuz.

Zeynep Üçbaşaran, İstanbul'da doğmuş, dört yaşında girdiği belediye konservatuvarında Rana Erksan ve Özen Veziroğlu ile çalışmış. 1987'de Budapeşte Liszt Akademisi'ne yazılmış. Zempleni Kornel, Katalin Nemes, Balazs Kecskes ve Istvan Lantos 'un öğrencileri olmuş. 1994'te konser sanatçılığı ve eğitmenlik diploması ile bu kurumdan mezun olarak Freiburg'da Tibor Szasz ile ustalık diploması almış. 2000 yılında Los Angeles'taki Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde müzik dalındaki master derecesini tamamlamış. Bu arada Amerikan Liszt Cemiyeti Ödülü, Los Angeles Liszt Yarışması'nda ikincilik ödülü ve Aspen Müzik Festivali'nin bursunu kazanmış. Halen Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde doktora adayı olarak çalışmalarını sürdürüyor, Santa Barbara'da eşi ve üçbuçuk yaşındaki oğlu ile yaşıyor. Umarız Zeynep'in bu başarılı yoğunçaları en kısa zamanda Türkiye'de de satılmaya başlar.

Müzik dostu bir komutan: Yalman Paşa

Geçen günlerde jandarma komutanlığından emekli olup, yeniden göreve atanarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getirtilen Aytaç Yalman Paşa'nın müthiş bir klasik müzik meraklısı olduğunu bilir misiniz? Hani Fransızcadan aktararak 'meloman' olarak nitelediğimiz bir müzik tutkunu. Onu en son Aspendos Opera Festivali'nde Tosca'yı izlerken gördüm. Elinden geldiğince bu açıkhava festivallerini kaçırmamış bu yıl. Perde aralarında bol bol konuştuk. Tosca 'nın değişik kayıtlarından, Mahler, Bruckner senfonilerinden yeni söz etti.

Tenoru, sopranoyu, şefi, orkestrayı öyle güzel değerlendiriyordu ki, kuşkusuz o antik tiyatroyu dolduran onbine yakın dinleyicinin yüzde doksanından çok daha bilgiliydi. Okuduğu müzik kitaplarını, yeni satın aldığı plakları anlattı durdu.. ''Ağustos ayında emekli olur olmaz kendimi müzik dinlemeye vereceğim. O zaman konser ve operalara gitmeye de daha çok fırsat bulacağım,'' dedi.

Müzik insanın kendi iç dünyasının zenginliğidir. Aytaç Paşa en çetin toplantılara, en hayati kararlara giderken bile gönlü müzikle dolu. Onun bir asker olarak yüklendiği yoğun sorumluluğun yanı sıra böylesi derin bir boyut taşıması başarısının sırlarından olsa gerek.

evini@boun.edu.tr